Yeni doğmuş bebeğin duyma, görme, koku ve tat alma, hareket ve dokunma gibi tüm duyuları aktiftir. Doğumu takip eden kırk sekiz saatlik sürecin sonunda bebekler, daha karmaşık görsel uyarıları tercih ederler. Basit şekiller çok parlak ve canlı renkler dahi olsa, bebeklerin tercihleri daha çok siyah - beyaz şekiller olmaktadır.
Bu da demek oluyor ki onlar için şekiller renklerden daha önce idrak ediliyor. Bebeklerin diğer bütün hareket ritimlerine tercih ettikleri ise annelerinin kendilerini sallama hareket ritmidir. Araştırmalara göre bebekler hastanelerin kreş bölümlerinde bulunan bebeklerin düzenli kalp atış gibi bazı seslerin denetiminde daha mutlu göründükleri ve daha az ağladıkları tespit edilmiştir.
Yeni doğmuş bebeklerin izlenmesi en basit öğrenme yeteneklerinden biri, sürekli olarak bir uyarı alışmaya olan eğilimleridir.
Araştırmalara göre bebekler; yeni bir uyarıya farklı tepki gösteriyor, ancak uyarı sürekli tekrarlandığında bunu alışkanlık haline getirebiliyor. Fakat ilk olan ve alışkanlık haline gelen uyarı da yapılacak küçük bir değişiklik dahi bebek tarafından fark ediliyor. Araştırmalara sonucunda bebeklerin belli bir uyarı basit şekilde aldığı ve sonrasında sıkılıp değişiklik beklediği düşünülebilir.
Bunlar gibi gözlemler, bebeklerin değişik duyumları ayırt edebilme ve tercih yapabilme yeteneklerini ortaya çıkartma, aynı zamanda da bebeğinizin doğduğu andan itibaren öğrenmeye açık olduğunu belirtmektedir. Bu esnada bebeğin sinir sisteminin duyu organları tarafından erkenden uyarılmasının daha sonraki zamanlarda ona daha büyük bir öğrenme yeteneği sağladığı da yine bu konular üzerinde yapılan araştırmalar sonucu anlaşılmıştır.
Bebekleri sürekli uyarmak gerekir mi?
Küçük bebekler üstünde yapılan çalışmalarda, çok az uyarılan bebeklerin çevreye karşı ilgisiz kaldığı ve normal miktarda uyarılan bebeğin tepkisine nazaran çok kolay irkilebildiği gözlemlenmiştir. Gereken ölçüde uyarılan bebekler çevreyle daha ilgili olup, daha fazla bilgiyi hazmedebildiği ve öğrendiği bu bilgileri problem çözme durumlarında zekice uygulama yeteneğine sahip olduğu, ayrıca genetik açıdan belirlenmiş entelektüel güçlerini daha iyi geliştirebildikleri düşünülmektedir.
Bu da demek oluyor ki onlar için şekiller renklerden daha önce idrak ediliyor. Bebeklerin diğer bütün hareket ritimlerine tercih ettikleri ise annelerinin kendilerini sallama hareket ritmidir. Araştırmalara göre bebekler hastanelerin kreş bölümlerinde bulunan bebeklerin düzenli kalp atış gibi bazı seslerin denetiminde daha mutlu göründükleri ve daha az ağladıkları tespit edilmiştir.
Yeni doğmuş bebeklerin izlenmesi en basit öğrenme yeteneklerinden biri, sürekli olarak bir uyarı alışmaya olan eğilimleridir.
Araştırmalara göre bebekler; yeni bir uyarıya farklı tepki gösteriyor, ancak uyarı sürekli tekrarlandığında bunu alışkanlık haline getirebiliyor. Fakat ilk olan ve alışkanlık haline gelen uyarı da yapılacak küçük bir değişiklik dahi bebek tarafından fark ediliyor. Araştırmalara sonucunda bebeklerin belli bir uyarı basit şekilde aldığı ve sonrasında sıkılıp değişiklik beklediği düşünülebilir.
Bunlar gibi gözlemler, bebeklerin değişik duyumları ayırt edebilme ve tercih yapabilme yeteneklerini ortaya çıkartma, aynı zamanda da bebeğinizin doğduğu andan itibaren öğrenmeye açık olduğunu belirtmektedir. Bu esnada bebeğin sinir sisteminin duyu organları tarafından erkenden uyarılmasının daha sonraki zamanlarda ona daha büyük bir öğrenme yeteneği sağladığı da yine bu konular üzerinde yapılan araştırmalar sonucu anlaşılmıştır.
Bebekleri sürekli uyarmak gerekir mi?
Küçük bebekler üstünde yapılan çalışmalarda, çok az uyarılan bebeklerin çevreye karşı ilgisiz kaldığı ve normal miktarda uyarılan bebeğin tepkisine nazaran çok kolay irkilebildiği gözlemlenmiştir. Gereken ölçüde uyarılan bebekler çevreyle daha ilgili olup, daha fazla bilgiyi hazmedebildiği ve öğrendiği bu bilgileri problem çözme durumlarında zekice uygulama yeteneğine sahip olduğu, ayrıca genetik açıdan belirlenmiş entelektüel güçlerini daha iyi geliştirebildikleri düşünülmektedir.