Anne DOĞUM VE DOĞUM ÇEŞİTLERİ

Arinars

Baby Community Member
Katılım
6 Nis 2020
Mesajlar
18
En iyi cevaplar
0
Tepki puanı
25
Puanları
3
Yaş
24
Konum
Kırklareli
Doğum, kadınların hayatındaki en muhteşem ve en mucizevi olaydır. Her genç kadın anne olmak, dünyaya yeni bir insan getirme duygusunu tatmak ister. Anne adayları karınlarında taşıdıkları bebekle beraber gelişimi, heyecanı, sevinci, endişeyi, acıyı ve bunun gibi duygusal durumları bir arada yaşarlar.

Doğum; normal bir gebelik sonunda bebeğin dünyaya gelme sürecidir. Bununla birlikte her kadının bedeni farklıdır. Durum böyle olunca her kadının doğumu da farklılık gösterebilir. Hatta aynı annenin doğumları arasında farklılıklar gözlenebilir. Kimi doğumlar çok kısa bir sürede zahmetsizce gerçekleşirken, kimi doğumlar ise anneyi zorlayabilir. Bu annenin fiziksel ve duygusal durumundan kaynaklanabilir.

Doğum yaklaştıkça annenin, babanın ve çevrenin aklına doğumun nasıl gerçekleşeceği konusu gelir. Ne tür bir doğum yapılacaktır? Elbette ki buna doktor ve anne adayı birlikte karar vereceklerdir. Doğum çeşitlerini inceleyecek olursak karşımıza birden fazla seçenek çıkmaktadır. Birlikte inceleyelim.

NORMAL DOĞUM:
Anne adayının doğum ağrıları ile beraber, vajinal yoldan bebeğin doğmasıdır. Normal doğumda anne adayları, doğum öncesi ve sonrasındaki bütün evrelerin farkında olurlar. Doğum sırasında ameliyat korkusu ya da teknik aletlerle ilgili endişe yaşamazlar. Dokuz ay süresince hamilelik normal seyretmiş ve hamileliğin sonuna gelinmişse artık rahimde kasılmalar başlar. Normal doğumda üç evre vardır: Bu kasılmalardan sonra tam dilatasyon’a (Rahim ağzının genişlemesi) kadar birinci evre, tam dilatasyon’dan sonra bebeğin dünyaya gelmesine kadar ikinci evre, plasentanın ayrılması ise üçüncü ve son evre olarak kabul edilir. Rahim ağzının 8-10 cm. açılması normal doğumun gerçekleşmesi için gereklidir. Rahim ağzı tamamen açıldıktan sonra bebeğin dünyaya gelmesine kadar geçecek sürede annenin, doktorun söylediği aralıklarla ve doğru bir şekilde ıkınması gerekir. Ikınma işleminin doğru yapılması sonucunda bebeğin başı çıkar. Doktorun ya da ebenin yardımıyla bebeğin önce omuzları, vücut kısmı ve bacakları çıkartılır. Doğum, plasentanın çıkartılması ile sona ermiş olur. Normal doğum yapan annelerin şikâyet ve ağrıları, sezaryen doğum yapan annelere göre daha azdır.

5c8bd4ca45d2a09c943604fe.jpg

VAKUMLA DOĞUM:
Doğumun ikinci evresinde rahim ağzının tam olarak açıldığı (tam dilatasyon) andan itibaren doğumun gerçeklemesine kadar geçen zaman içerisinde, anne adayından veya bebekten kaynaklanan sorunlardan dolayı normal doğumun gerçekleşememesi durumunda vakum ve forseps uygulanır. Yapılan bu işleme müdahaleli doğum adı verilir. Forseps ülkemizde sadece belli başlı merkezler tarafından uygulanmaktadır.

Normal Doğumlarda Vakum Uygulaması: Doğum sırasında bebeğin doğum kanalına gelmesiyle, annenin doğum için gereken gayreti gösterememesi durumunda ameliyathane koşullarında vakum işlemine başvurulur. Vakum ismi verilen alet, bir hortum ve bu hortumun ucunda bulunan mantara benzeyen çandan oluşur. Vakum çanları adı verilen bu çanların çapları 4 – 6 cm civarındadır. Vakum hortumunun bir ucu negatif emme basıncı oluşturan bir cihaza bağlıdır. Doğum sırasında çan bebeğin kafasına uygun olacak bir şekilde yerleştirilir. Doktor tarafından gerekli olan tüm kontroller bir kere daha yapılır. Daha sonraki aşamada vakum etkisi yapacak olan cihaz çalıştırılarak negatif emme basıncı oluşturulur. Uygun olan basınç elde edildikten sonra anne adayının Pelvis (Leğen Kemiği) yapısına ve bebeğin doğum kanalına uygun olacak şekilde bebek dışarıya doğru çekilir.

Doğum esnasında vakumun kullanılabilmesi için hekimin kesinlikle bu konuda deneyimli olması gerekmektedir. Eğer bebek doğum kanalına ilerlemediyse ya da baş pelvis uyumsuzluğu söz konusuysa vakum tercih edilmez. Vakum uygulamasında 3 deneme de olumsuz sonuçlanmış ise başarısız sayılır. Eğer 3. deneme sonrasında da bebeğin başı çıkmazsa acilen sezaryen doğuma geçilir. Prematüre bebeklerin doğumunda da vakum kullanımı tercih edilmemelidir.

Normal doğum sırasında bebeğin vakumla doğması eski zamanlara dayanan bir yöntemdir. Doğumda vakumun 18. yüzyılın başlarında kullanılmıştır 1950’li yılların sonlarında Malmström tarafından modern vakumlar tasarlanmıştır.

indir.jpg

SEZARYEN DOĞUM:
Doğum yapacak annenin bir veya birden çok bebeği dünyaya getirecek olması, bebeğin normalden büyük olması, pozisyonunun doğum için uygun olmaması, normal doğum sırasında sorun yaratabilecek bir durumun söz konusu olması halinde uygulanan bir yöntemdir. Annenin karnında ve rahminde kesi açılarak gerçekleştirilen cerrahi bir işlemdir. Normal doğuma alternatif olarak da kabul edilmektedir.

Sezaryen doğumda kişisel tercih de söz konusudur. Doğum tarihini kendisi belirlemek ve çalışıyorsa izine ayrılmak için uygun zamanı belirlemek isteyen anne adayları sezaryen doğum yapmayı tercih etmektedirler. Ayrıca doğum ağrısından kaçınan anne adaylarının da tercihi olmaktadır. Normal doğuma göre kolay bir yöntem olmakla birlikte, riskli bir doğum olduğu da göz ardı edilmemelidir. Anne adayı sezaryen doğum hakkında bilgilendirilir, hazırlıklar tamamlanır. Anne adayının ağrı ve acıyı hissetmemesi için spinal veya epidural anestezi uygulanır. Bazı özel durumlarda ise genel anestezi de uygulanabilir. Karnın alt bölgesinden 10-15 cm. uzunluğunda bir kesi açılır, karın duvarının açılması ile karın katları da açılır ve rahim duvarına ulaşılır. Bebeği anne karnında besleyen “plasenta” rahimden alınır ve bebek kesikten uygun bir şekilde dışarıya çıkartılır.

EPİDURAL DOĞUM:
Ağrısız doğum olarak da bilinen Epidural Doğum’da doğumdan önce,anne ada yının bel kısmından özel bir iğne yardımıyla omuriliğe girilir ve omuriliğe takılmış olan kateterden(Vücut boşluğuna,damarına sokulan tüp) anestezik madde enjekte edilir. Belden aşağı bölgenin uyuşmasını sağlayan bu uygulama, doğum sırasındaki ağrının hissedilmemesini sağlamaktadır. Doğum başlayınca rahim sık sık kasılır, şiddeti artar. Düzenli kasılmalar devam eder. Kasılmalarla birlikte rahim ağzı açılır. (4 cm. kadar) ve uygulama başlar. Bölgesel anestezi sonrasında özel üretim bir iğne ile bel ve omurların arasından epidural aralığa ulaşılarak epidural aneljezi ile etkili bir ağrı tedavisi yapılmış olur. Epidural uygulama ile doğum yapan kişiler kasılma hissetmezler. Bunun için doğum anında ıkınma gibi bir hisse kapılmazlar. Ikınmanın doğru zamanını anneye söyleyebilmek için sağlık çalışanları NST cihazına anne adayını bağlarlar. Monitörden kasılmaları görüp anne adayına ıkınması için haber veririler.

SUDA DOĞUM:
Sıcaklığının 35-37 derece su ile dolu olan bir havuzda gerçekleştirilen bir doğum tekniğidir. Bu teknik normal doğum ile aynı sınıfta değerlendirilir. Suda doğumun sancılara dayanmayı kolaylaştırdığı ispat edilmiştir. Doğumda salgılanan endorfin hormonunun suda çok daha kolay bir şekilde salgılandığı görülmüştür. Doğal sancılanmanın başlamasında sıcak su yardımcı olur. Anne adayı ağrı kesici, suni sancı veya başka ilaç almaz. Suda doğum gerçekleştikten sonra anne normal doğum masasına alınarak kanama ve diğer kontrolleri yapılır. Suda doğumu doktorlar genellikle ikinci ve üçüncü çocuklarda önerirler.

752x395-1550649009115.jpg

SPİNAL DOĞUM:
Spinal doğumda anne adayı, bebeğini dünyaya getirir getirmez görme imkânına sahip olur. Epidural anestezi ve spinal anestezi günümüzde sıklıkla tercih edilen anestezi türlerindendir. Spinal anestezi de, epidural anestezi de birbirleri ile aynı etkiye sahip anestezi çeşitleridir. Sadece uygulama farkları bulunmaktadır.

Spinal Anestezi: İçi sıvı dolu olan bir keseye enjeksiyon yolu ile uygulanır. Vücuda uygulanır uygulanmaz etkisi görülür. Sezaryen ile yapılacak doğumlarda ilk tercih sebebidir.

Epidural anestezi: Kesenin dış kısmındaki bir alana (Epidural Aralık ) enjeksiyon yolu ile uygulanır. Vücuda uygulandıktan 15- 20 dakika sonra etkisini gösterir.
 
Üst