birbaba

Baby Community Member
Katılım
30 Haz 2019
Mesajlar
185
En iyi cevaplar
1
Tepki puanı
192
Puanları
43
Yaş
46
Konum
Alanya
bebekmuzikterapi90564.jpg


Müziğin beyinde özel bir gücü vardır. Çağlar ve kültürler arasında ortak duygu ve deneyimler sunar hattan şempanzeler bile müzik kültürü deneyimine sahip. Müziğin biyoloji üzerinde neden bu kadar derin bir etkiye sahip olduğu hala tam olarak bilinmiyor, müzikten keyif almanın hayatta kalma ile ilişkisi olduğu söylenemez. Ancak müziğin evrensel çekiciliği ve etkisi göz önüne alındığında bilim insanları müziğin beyin gelişimi üzerine fayda sağlayıp sağlamadığını merak ettiler.

Prematüre olarak doğan bebekler bilhassa yaşamlarının ileri ki dönemlerinde yüksek seviyede anormal fiziksel gelişim ve bilişsel gelişim geriliği riski ile karşı karşıyadır. Bazı uzmanlar prematüre olarak doğup geç beyin gelişimi dönemini yeni doğan bebek bakım ünitesinde geçiren bebeklerin burada yaşayacakları olumsuzluklardan negatif olarak etkilenebilecekleri hakkında endişeli. Özellikle hastahane gürültüsünün beyin alanları arasındaki bağlantıları bozup bozmayacağını merak ediyorlar.

Bazı hastahaneler arka fondan dinlendirici müziklerin çaldığı yenidoğan üniteleri olan birimlere sahip ancak bunun beyin aktivitesi üzerine büyük bir etkisi olduğu hakkında bir buldu yok. Literatürde bu boşluk, bir grup araştırmacının, müziğin, bebeklerin yaşadığı bazı duygusal stres oluşturuculara karşı yararlı bir savunma sağlayıp sağlamayacağını sormalarını sağladı.

yenidoganunitesi.jpg


Yapılan bir çalışmada, isviçreli bilim insanları prematüre ve normal olarak doğan bebeklerin beyin aktivitelerini ölçtü. Bilim insanları ayrıca prematüre olarak doğan bebekleri iki gruba ayırdı. Birinci grupta bebekler 33 haftalık olduktan sonra haftada beş kere olmak üzere sekizer dakikalık dinlendirici müzikler dinletildi. Diğer grupta ise özel olarak hiç bir şey dinletilmedi, tipik olarak çevresel seslere maruz kaldılar.

Bütün bebekler, normal ve prematüre doğanların hepsi, 40 haftalık olduklarında beyin aktiviteleri ölçüldü. Beklenildiği gibi prematüre doğanların hepsinde, özellikle duygusal işlemeyle ilişkili alanları ve erken bilişsel performansı öngören alanları içeren bir çok beyin ağında daha zayıf bir bağlantıya sahip olduğunu ortaya koydu. Fakat araştırmacıların ikinci gruba ayırdığı prematüre bebeklerden müzik dinletilen bebeklerin olduğu grupta duygusal ve bilişsel alanlarda daha fazla sinir bağlantısı bulunduğu görüldü. Müzik prematüre bebeklerde beyin aktivite parentlerinin normal doğan bebekleri benzemesi için uyardığı görüldü.

Müzik sadece beyinin işitme bölümünün gelişmesini sağlamaz bunun yanında hafıza, dikkat ve duygular ile ilişkili bölümlerini de çalıştırır. Bir örnek verecek olursak, araştırmacılar hamile olan sıçanlara müzik dinlettiler ve bunun sonucunda doğan yavruların mekansal algı ve tanıma konusunda daha iyi olduklarını gördüler. Ve yeni doğan bebekler doğal olarak müziği algılama ve buna karşı tepki verme yetisine sahipler bu müziğin biyolojimiz üzerinde bazı evrensel ve doğuştan bir etkiye sahip olduğu görüşünü destekliyor. Müzik hakkında hala bilmediğimiz çok fazla şey var: bilim insanları anne karnındaki fetüsün dış ortamda çalınan müzik ile pozitif bir ilişkisi olduğunu tespit edebilecek mi? Hamileliğin son dönemlerinde dinlenilen müzikler ile bebeğin ruh sağlığı arasında ilişki mevcut mu? Müzik türünün önemi var mı? Anne sesi ile müzik aynı etkiyi yaratıyor mu?

Bilim insanları bu sorularla uğraşıp dururken biz doğduğu günden itibaren müziğin beyinde özel bir etkisi olduğunu bilmenin büyüsüne odaklanalım. Müzik, gürültülü dünyamıza biraz erken giren bebeklere bile yardımcı olabiliyor.
 
Üst